
SDG'ye Kritik Süre Doluyor! Askeri Harekat Kapıda mı?
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) için verilen entegrasyon süresinin sona ermesiyle birlikte, bölgede yeni bir askeri hareketlilik olasılığı gündeme geldi. Türkiye'nin de yakından takip ettiği bu süreçte, SDG'nin Suriye ordusuna katılıp katılmayacağı kritik önem taşıyor. Peki, SDG sözünde durmazsa ne olacak? İşte tüm detaylar...
SDG'ye Tanınan Süre Doluyor: Askeri Operasyon İhtimali
Türkiye'nin "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda, ABD'nin desteğini çekmeye başladığı SDG'ye Suriye ordusuna entegre olmaları için verilen süre Eylül ayında sona eriyor. Güvenlik kaynaklarına göre, SDG somut adımlar atarsa bu süre yıl sonuna kadar uzatılabilecek. Aksi takdirde, Türkiye'nin de destek vereceği askeri operasyonlar gündeme gelebilir. Bu durum, bölgedeki dengeleri derinden etkileyebilir.
Ankara ve Şam yönetimlerinin, SDG'nin "özerk yapı" veya "ademimerkeziyetçi yönetim" taleplerine onay vermeyeceği belirtiliyor. Bu da SDG'nin önünde iki seçenek bırakıyor: Ya Suriye ordusuna entegre olacaklar ya da askeri bir müdahaleyle karşı karşıya kalacaklar. Bu kararın sonuçları, sadece SDG için değil, tüm bölge için önemli olacak.
SDG İçindeki Farklı Gruplar ve Tutumları
SDG'nin tamamı Kürtlerden oluşmuyor. Haseke ve Kamışlı'da 4-5 bin Kürt gücünün yanı sıra Arap aşiretler ve Hristiyanlar da bulunuyor. Arap aşiretlerinin entegrasyondan yana olduğu belirtiliyor. Bu durum, SDG içinde bir ayrışmaya neden olabilir. Ayrıca, şu hususların da altını çizmek gerekir:
- Sürecin provokasyonlarla sekteye uğramaması için güvenlik birimlerinin çeşitli girişimleri engellediği bildiriliyor.
- Kuzey Irak'ta silahların teslimi ve imhası sırasında seri numaralarının kayda geçirildiği belirtiliyor.
- PKK'nın silah imhasında hızlı hareket ettiği ifade ediliyor.
Türkiye'nin Rolü ve Beklentileri
Türkiye, sürecin başından beri terörle mücadeledeki kararlılığını vurguluyor. SDG'nin Suriye ordusuna entegre olması, Türkiye'nin bölgedeki güvenlik endişelerini azaltabilir. Ancak, Ankara'nın SDG'nin özerk bir yapı oluşturmasına kesinlikle karşı olduğu biliniyor. Bu nedenle, Türkiye'nin sürece nasıl bir destek vereceği ve hangi şartlarda askeri operasyonlara katılabileceği merak konusu.
Öte yandan, Mahmur ve Sincar'daki kamplarda bulunan ailelerin, isterlerse Türkiye'ye dönüşüne engel çıkarılmayacağı belirtiliyor. PKK üst yönetiminin ise farklı ülkelere gitmesi için Afrika ülkelerinin seçenekler arasında olduğu kaydediliyor. Bu konunun silah bırakma sürecinin tamamlanmasının ardından ele alınacağı ifade ediliyor.
Meclis'te kurulan komisyonun sürece katkı sağlaması bekleniyor. Güvenlik bürokrasisinin mevcut yasalarla sürecin yürütülemeyeceğini ilettiği, silah bırakan örgüt üyelerinin sivil hayata dönmesi için yeni idari ve yasal düzenlemeler gerektiği aktarılıyor. Tüm bu gelişmeler, sürecin karmaşıklığını ve hassasiyetini gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, SDG'ye verilen entegrasyon süresinin dolmasıyla birlikte bölgede yeni bir döneme giriliyor. SDG'nin vereceği karar, Türkiye'nin tutumu ve uluslararası aktörlerin rolleri, önümüzdeki günlerde bölgenin geleceğini şekillendirecek. Askeri operasyon ihtimali hala masada ve bölgedeki tüm dengeleri değiştirebilecek potansiyele sahip.