Merve Yavuz, Büyük Doğu dergisindeki "Muaşeret Edebi" yazılarını mercek altına alarak, bu metinlerin gelenek, edep ve modernleşme arasındaki karmaşık ilişkiyi nasıl ele aldığını değerlendirdi. Neslihan Kısakürek'in kaleminden çıkan bu yazılar, Batılılaşmanın etkisiyle kaybedilen İslami hayat tarzına ve bu tarzın temelini oluşturan edep anlayışına ışık tutuyor. İnsan ilişkilerinden ev düzenine kadar hayatın her alanını kapsayan İslami ölçülerle şekillenmiş bir yaşam biçimi, bu yazıların odak noktasını oluşturuyor.
Muaşeret Edebi Nedir?
Muaşeret, kelime anlamı olarak "bir arada yaşama, iyi geçinme" anlamına gelir. Muaşeret edebi ise, toplum içinde uyulması gereken görgü kurallarını, nezaket ve zarafet ilkelerini içeren bir kavramdır. İslam kültüründe muaşeret edebi, sadece toplumsal ilişkileri düzenlemekle kalmaz, aynı zamanda manevi bir derinlik de taşır. Bu edep, insanın Allah'a, kendine ve diğer insanlara karşı sorumluluklarını yerine getirmesini amaçlar.
- İnsanlarla selamlaşırken güler yüzlü olmak
- Konuşurken nazik ve saygılı bir dil kullanmak
- Başkalarının haklarına saygı göstermek
- Yardıma ihtiyacı olanlara destek olmak
- Misafirlere ikramda bulunmak
Büyük Doğu dergisindeki "Muaşeret Edebi" yazıları, bu kavramın İslam kültüründeki önemini vurgularken, Batılılaşma sürecinde yaşanan değişimlerin bu edep anlayışını nasıl etkilediğini de gözler önüne seriyor.
Batılılaşma ve Kayıp Edep
Modernleşme süreciyle birlikte, Batı'dan gelen kültürel etkiler, Türk toplumunda da önemli değişimlere yol açtı. Bu değişimler, sadece yaşam tarzlarını değil, aynı zamanda değer yargılarını ve edep anlayışını da etkiledi. Neslihan Kısakürek'in yazıları, bu süreçte kaybedilen İslami edep anlayışına dikkat çekerek, modernleşmenin getirdiği sorunlara farklı bir perspektif sunuyor. Özellikle insan ilişkilerindeki samimiyetin azalması, aile bağlarının zayıflaması ve toplumsal değerlerin yozlaşması gibi konular, bu yazıların temelini oluşturuyor. Batılılaşma, beraberinde bireyselleşmeyi, tüketim kültürünü ve ahlaki değerlerdeki erozyonu getirerek, geleneksel İslami edep anlayışıyla çatışıyor.
Merve Yavuz'un değerlendirmesi, Büyük Doğu'daki "Muaşeret Edebi" yazılarının günümüzdeki önemini bir kez daha hatırlatıyor. Bu yazılar, sadece geçmişe bir özlem değil, aynı zamanda geleceğe yönelik bir uyarı niteliği taşıyor. Kaybedilen edep anlayışını yeniden kazanmak, modernleşmenin olumsuz etkilerini azaltmak ve daha ahlaklı, daha saygılı bir toplum inşa etmek için bu yazılardan çıkarılacak birçok ders bulunmaktadır. Bu bağlamda, Neslihan Kısakürek'in eserleri, sadece bir dönemin değil, günümüzün de önemli birer aynasıdır.