Allah'ı Devre Dışı Bırakmak: Zafer Mümkün mü? Şok Analiz!
Aktüel

Allah'ı Devre Dışı Bırakmak: Zafer Mümkün mü? Şok Analiz!


17 June 20255 dk okuma3 görüntülenmeSon güncelleme: 17 June 2025

Musab Seyithan'ın Mirat Haber'deki dikkat çekici yazısı, günümüzdeki bazı yaklaşımları sert bir dille eleştiriyor. Yazar, inandığımız Allah'ın hayata müdahale eden bir güç olduğunu vurgularken, "Din işi ayrı, dünya işi ayrı" diyen laik kesimi eleştiriyor. Bu yaklaşımın, Allah'ı bazı işlere karıştırıp bazılarına karıştırmamak anlamına geldiğini ve bu kişilerin dünya işlerini idare ederken "güç"e taptıklarını savunuyor. Peki, bu iddialar ne kadar doğru? Gerçekten Allah'ı devre dışı bırakarak zafer beklemek mümkün mü?

Laiklik ve İnanç Arasındaki Çelişki

Seyithan'ın yazısında laiklik ve inanç arasındaki ilişki derinlemesine irdeleniyor. Yazar, laiklerin Allah'ı sadece vicdani bir mesele olarak görmesini ve devlet işlerine karıştırmamasını eleştiriyor. Ona göre bu durum, çağdaş bir müşriklik örneği teşkil ediyor. Çünkü bu kişiler, Allah'ın gücünü sadece belirli alanlarda kabul ederken, diğer alanlarda "güç"e yani dünyevi iktidara yöneliyorlar. Bu noktada şu sorular akla geliyor:

  • Laiklik, inançsızlık anlamına mı geliyor?
  • Allah'ın gücünü sınırlamak mümkün mü?
  • Dünya işlerinde "güç"e tapmak ne anlama geliyor?

Bu soruların cevapları, günümüzdeki pek çok tartışmanın temelini oluşturuyor.

"Güç" Tapınması ve Sonuçları

Yazıda vurgulanan bir diğer önemli nokta ise "güç" tapınması. Seyithan'a göre, Allah'ı devre dışı bırakanlar dünya işlerini idare ederken "güç"e tapıyorlar. Onlara göre güçlü olan galiptir, üstündür ve yenilmezdir. Bu yaklaşım, beraberinde pek çok olumsuz sonucu getiriyor. Örneğin:

  • Adaletsizlik
  • Zulüm
  • Savaş
  • Eşitsizlik

Çünkü "güç"e tapanlar, kendi çıkarlarını her şeyin üstünde tutarlar ve başkalarının haklarını hiçe sayarlar. Bu durum, toplumda derin yaralar açar ve huzursuzluğa yol açar.

İnancın Önemi ve Zaferin Anlamı

Musab Seyithan'ın yazısı, inancın önemini ve zaferin gerçek anlamını sorgulatıyor. Yazar, Allah'a inanmanın ve O'nun rehberliğinde yaşamanın önemini vurgularken, "güç"e tapınmanın yanlış bir yol olduğunu belirtiyor. Gerçek zaferin, sadece dünyevi başarılarla değil, aynı zamanda manevi değerlere sahip çıkarak elde edilebileceğini savunuyor. Bu noktada, inancın bireysel ve toplumsal hayattaki rolü bir kez daha önem kazanıyor.

Sonuç olarak, Musab Seyithan'ın yazısı, günümüzdeki önemli tartışmalara ışık tutuyor. Laiklik, inanç, güç ve zafer gibi kavramları yeniden düşünmeye davet ediyor. Allah'ı hayattan dışlamanın ve "güç"e tapınmanın sonuçlarını gözler önüne seriyor. Bu yazı, inancın bireysel ve toplumsal hayattaki önemini bir kez daha hatırlatıyor ve gerçek zaferin ancak manevi değerlere sahip çıkarak elde edilebileceğini vurguluyor. Unutulmamalıdır ki, gerçek güç, Allah'a olan inançtan gelir.