Gazeteci Ahmet Hakan, son yazısında meslektaşları Faruk Bildirici, Hasan Cemal ve Murat Yetkin'e sert eleştiriler yöneltti. Hakan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçak seyahatlerinde gazetecilere sorulan soruların önceden belirlendiği iddialarına karşı çıkarak, eleştirilerin "kapkara propaganda" olduğunu savundu. Peki, Ahmet Hakan'ın bu sert çıkışının ardında ne yatıyor? İşte detaylar...

Ahmet Hakan'dan Sert Sözler: "Belki de Sandığımız Gibi Değiller!"

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, köşe yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçak seyahatlerinde gazetecilerin sorduğu soruların önceden yazıldığı iddialarını gündeme getiren Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici ile bu iddiayı destekleyen Hasan Cemal ve Murat Yetkin'e tepki gösterdi. Hakan, "Faruk Bildirici, Hasan Cemal, Murat Yetkin falan. Cumhurbaşkanı’na sorulan sorular üzerinden yine başladılar kapkara propagandaya." ifadelerini kullandı.

Hakan, iddiaların aksine, gazetecilerin istedikleri soruları özgürce sorduğunu belirterek, "İletişim Başkanlığı, gazetecilere 'Hangi soruları soracaksınız' diye soruyor. Bunun amacı da belli: Mükerrer soru olmasın, sorular hep aynı konuda olmasın, sorular çeşitlensin." dedi. Bu uygulamanın amacının soruları kontrol etmek değil, çeşitliliği sağlamak olduğunu vurguladı.

İddiaların Kaynağı: Faruk Bildirici'nin Açıklaması

Tartışmanın fitilini ateşleyen Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Erdoğan'ın ABD dönüşü uçağında gazetecilerin soracağı soruların kendisine liste halinde geldiğini açıklamıştı. Bildirici, bu durumun etik olmadığını savunarak, İletişim Başkanlığı'ndan açıklama beklediğini ifade etmişti. Bu açıklama üzerine Hasan Cemal ve Murat Yetkin de Bildirici'ye destek veren yazılar kaleme almıştı.

Ahmet Hakan ise bu eleştirilere karşı çıkarak, şunları söyledi:

• "Bu ahlaksız iddianın ciddiye alınır bir tarafı yok."
• "Son basın toplantısına katılan tüm gazeteciler, istedikleri soruları istedikleri gibi sordular."
• "Belki de Hasan Cemal sandığımız gibi 'koca Hasan Cemal' değildir."

Gazetecilik ve Etik Tartışmaları

Bu tartışma, gazetecilik etiği ve iktidar ile medya arasındaki ilişki gibi önemli konuları yeniden gündeme getirdi. Özellikle Cumhurbaşkanlığı gibi önemli makamlara yapılan seyahatlerde gazetecilerin soru sorma özgürlüğü ve bağımsızlığı, sıkça tartışılan bir konu olmaya devam ediyor. Bu bağlamda, gazetecilerin sorularının önceden belirlenmesi veya yönlendirilmesi gibi uygulamaların, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini engelleyebileceği endişesi taşınıyor.

Türkiye'de gazetecilik, geçmişten günümüze pek çok zorlukla mücadele etmiştir. Özellikle siyasi baskılar, sansür uygulamaları ve ekonomik zorluklar, gazetecilerin bağımsız ve özgür bir şekilde görev yapmasını zorlaştırmıştır. Bu nedenle, gazetecilik etiği ve mesleki ilkelerin korunması, kamuoyunun doğru ve eksiksiz bilgilendirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Bu tartışma, Türk medyasının geleceği ve gazetecilik mesleğinin itibarı açısından önemli bir dönüm noktası olabilir. Gazetecilerin, iktidar baskısı altında kalmadan, özgür ve bağımsız bir şekilde görev yapabilmesi, demokrasinin sağlıklı işlemesi için hayati öneme sahiptir. Aksi takdirde, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi ve farklı görüşlerin temsil edilmesi mümkün olmayacaktır.

Ahmet Hakan'ın bu sert çıkışı, Türk basınında uzun süre tartışılmaya devam edecek gibi görünüyor. Olayın taraflarının ve diğer gazetecilerin konuyla ilgili yapacağı açıklamalar, tartışmanın seyrini belirleyecektir.